
Cumhuriyet Halk Partisi Ataşehir İlçe Örgütü, 39 ilçede eş zamanlı yaptıkları basın açıklamasında; “GERÇEKLERİ BİLMEYE HAKKINIZ VAR” diyerek yeni bir saha çalışması başlattı.
Kozyatağı Metro Durağında yapılan basın açıklamasında, bir kez daha Gülşah Durbay Başkanımızı ve Ferdi Zeyrek Başkanımızı özlemle anıyoruz diyerek başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere tutuklanan diğer belediye başkanları ve bürokratların haksız yere içerde tutulduklarını bir kez daha dile getirdiler.
.jpg)
İlçe Başkanı Atakan Anıl Dizdaroğlu, İlçe Kadın Kolları Başkanı Hülya Çiçek, Gençlik Kolları Başkanı Ulaş Can Arslan, Ataşehir belediye Meclis 1.Başkan Vekili Kaya Uluyılmaz, CHP Meclis Grup Sözcüsü/ Ataşehir Belediye Başkan yardımcısı Birkan Birol Yıldız, Meclis Üyeleri, İlçe yönetim kurulu üyeleri, mahalle temsilcileri ile örgüt mensuplarının katıldığı basın açıklamasını İlçe Başkanı Atakan Anıl Dizdaroğlu tarafından okunduktan sonra saha çalışması yapmak üzere alandan ayrıldılar.
.jpg)
CHP Ataşehir İlçe Başkanı Atakan Anıl Dizdaroğlu tarafından okunan eş zamanlı basın açıklaması şöyle:
.jpg)
“Kıymetli basın emekçileri,
Saygıdeğer yurttaşlarımız;
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul örgütleri olarak, 39 ilçemizde eş zamanlı biçimde “GERÇEKLERİ BİLMEYE HAKKINIZ VAR” diyerek yeni bir saha çalışması başlatıyoruz.
Bu çalışmayla 19 Mart’tan bu yana ülkemizin dört bir yanına yayılan; milyonların yüreğini ortaya koyduğu adalet, hürriyet ve haysiyet mücadelemizi yeni bir aşamaya taşıyoruz.
Normal koşullarda bu saha çalışmamızı geçtiğimiz hafta, 15 Aralık Pazartesi günü başlatacaktık. Ancak bir kez daha Manisa’dan çok üzücü bir haber aldık.
Geçtiğimiz hafta Manisa’nın ilk kadın belediye başkanı, partimizin evladı, Şehzadeler Belediye Başkanımız Gülşah Durbay’ı kaybetmenin tarifsiz acısını yaşadık.
Buradan bir kez daha Gülşah Durbay Başkanımızı ve Ferdi Zeyrek Başkanımızı özlemle anıyoruz.
Manisa’mızın, Türkiye’mizin başı sağ olsun.
DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ, KIYMETLİ YURTTAŞLARIMIZ;
Bugün başlatacağımız saha çalışmasıyla bir yandan İBB ve ilçe belediyelerimize yönelik operasyonların gerçek amaçlarını, iddianamelerde kanıt yerine nelerin yer aldığını anlatacağız.
Diğer yandan da ülkemizi içinde bulunduğu çoklu kriz ortamından çıkarmak için partimizin hazırladığı yeni parti programımızı yurttaşlarımıza anlatacağız.
“Gerçekleri bilmeye hakkınız var” temasıyla yürüteceğimiz bu saha çalışması kapsamında; İstanbul’da siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini, sendikaları ve muhtarları ziyaret edeceğiz. Meydanlarda, pazarlarda, metro ve metrobüs duraklarında kuracağımız stantlarla yurttaşlarımızla buluşacağız. Hane ziyaretleriyle, gençlik buluşmalarıyla tüm İstanbul’da gerçekleri dile getireceğiz. Örgütümüz sahada olacak; sokakta, çarşıda–pazarda, evlerde, iş yerlerinde; gençlerle, kadınlarla, emekçilerle, emeklilerle yan yana, omuz omuza duracak.
İktidarın adaleti katlederek, halka yalan söyleyerek, gerçekleri perdeleyerek işsizliği, yoksulluğu ve hayat pahalılığını nasıl büyüttüğünü herkese göstereceğiz.
Yarattığı ekonomik krizin sorumluluğunu yandaş medya ve algı operasyonlarıyla gizlemeye çalışan iktidarın perdesini yırtacağız.
Gazetecilere, öğrencilere, siyasetçilere yönelik baskılara ve sindirme çabalarına geçit vermeyeceğiz.
MİLLETİMİZİN GERÇEKLERİ BİLMEYE HAKKI VAR!
Çünkü güzel ülkemiz çoklu krizlerin pençesinde, belirsizliklerin gölgesindedir.
Demokrasinin kurumsal temelleri tahrip edilmiş, iktidar kişiselleştirilmiştir.
19 Mart Darbesiyle Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş belediye başkanlarımız tutuklanmış, milli irade yok sayılmıştır.
Hukukun üstünlüğü zayıflatılmış, adalet yok edilmiştir.
Kutuplaştırıcı politikalarla çoğulculuk baskılanmış, kayırmacılık kök salmıştır.
Hayat pahalılığı ve alım gücündeki erime sosyal bir krize dönüşmüş; gelir adaleti tamamen bozulmuştur.
Ekonomi adaletsiz bir sömürü düzenine dönüşmüş, işsizlik ve güvencesizlik derinleşmiştir.
Yurttaşlarımız barınma, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir.
Kadınlar dışlanmış, gençler göz ardı edilmiştir.
Doğa ve çevre rant uğruna tahrip edilmiştir.
İstikrarsızlaştırılan dış politika ülkemize ağır bedeller ödetmiştir.
Sınırlar düzensiz göçe, sokaklar çetelere teslim edilmiştir.
Depremler, yangınlar ve seller karşısında halkımız kaderine terk edilmiştir.
İşte biz, tam da bu düzene itiraz ediyoruz.
Bu kara düzeni düzeltmeye değil, kökünden değiştirmeye geliyoruz.
Bu aşamadan itibaren yeni parti programımızla somut çözümleri temel alan ortak bir geleceği birlikte kurmayı amaçlıyoruz.
2025 programımızla güçlü yurttaşlığı, güvenli geleceği ve kazanan Türkiye’yi kurmayı hedefliyoruz.
Toplumumuza dört temel başlık altında şu taahhütlerde bulunuyoruz:
Demokratik hukuk devletini hep birlikte yeniden ayağa kaldıracağız.
Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını güvence altına alacağız.
Herkesin eşit yurttaş olduğu, devlete güven duyduğu bir yönetim anlayışını kalıcı hâle getireceğiz.
Kutuplaşmayı sonlandırarak toplumsal barışı tesis edeceğiz. Yerel yönetimleri güçlendireceğiz.
Üreten, paylaşan ve büyürken adil olan bir ekonomi kuracağız.
Sanayiyi, tarımı ve teknolojiyi destekleyerek emeğin karşılığını aldığı, gençlerin geleceğe umutla baktığı bir kalkınma yolunu birlikte açacağız.
Sosyal devleti güçlendirerek kimseyi yalnız bırakmayacağız.
Eğitimden sağlığa, barınmadan sosyal güvenliğe kadar kamusal hizmetleri herkes için erişilebilir ve nitelikli hâle getireceğiz.
Kadınların, gençlerin, çocukların ve emeklilerin kendini güvende hissettiği bir toplumsal düzeni hep birlikte kuracağız.
Dış politikada barışı, diyaloğu ve iş birliğini esas alacağız.
Türkiye’yi yalnızlaştıran değil, dünyayla güçlü bağlar kuran bir anlayışı hayata geçireceğiz.
Güvenliğini yalnızca askeri değil, ekonomik ve toplumsal gücüyle de sağlayan; krizlere karşı dirençli bir ülkeyi ortak akılla inşa edeceğiz.
Şunu da açıkça söylüyoruz:
Ekmek ve özgürlük mücadelesi birdir.
Halkımızın ekmek mücadelesiyle o ekmeği büyütecek özgürlük mücadelesini birbirinden ayrılamayacağını ilan ediyoruz.
Bu nedenle “Herkes için ekmek, herkes için özgürlük” diyoruz.
Tam da bu nedenle “GERÇEKLERİ BİLMEYE HAKKINIZ VAR” diyoruz.
Siyasetin kalemiyle yazılmış, itirafçıların yalanlarına dayalı iddianamelerle; halkımızın 15,5 milyon oyuyla Cumhurbaşkanı adayı olmuş Ekrem İmamoğlu’na, onlarca belediye başkanımıza ve yol arkadaşlarımıza yönelik kurulan kumpas yalnızca adaleti yok etmiyor, halkımızı da sefalete sürüklüyor.
Bu nedenle iddianamelerde kanıt yerine nelerin yer aldığını milletimizin bilmeye hakkı var.
BURADAN AÇIKÇA İLAN EDİYORUZ:
İddianameye göre Ekrem İmamoğlu’nun suçu; iktidar partisine karşı dört kez seçim kazanmış olmak, Cumhurbaşkanı adayı olmak ve parti içi seçimlerde Genel Başkanımız Özgür Özel’i desteklemektir.
İddianamelerin hedefi Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını engellemek ve CHP’yi susturmaktır.
İddianamelerde Somut deliller yerine gizli tanık ve iftiracı ifadeleri kullanılmıştır.
“Duydum, olabilir, söylendi” gibi ifadeler iddianamelerde binlerce kez yer almaktadır.
Avukat Mehmet Pehlivan hakkında “müvekkilinin lehine savunma yaptı” denilerek savunma hakkı kriminalize edilmiştir.
“Para dolu bavullar” diye servis edilen görüntülerde jammer bulunduğu iddianamede kabul edilmiştir.
“560 milyar yolsuzluk” denilmiş, iddianameye 160 milyar yazılmış, aradaki 400 milyar yok olmuştur.
KREŞ BAĞIŞLARI SUÇ SAYILMIŞTIR
Aynı ifadeler farklı kişilerce noktasına virgülüne kadar tekrar edilmiştir.
“Parkelerin altında 2 milyon dolar çıktı” haberleri iddianamede yer almamıştır.
Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat’ın dosyasında “aşevi yardımı” suç sayılmıştır.
Tüm bu gerçekleri milletimizin bilmeye hakkı vardır.
Çünkü adalet olmadan demokrasi olmaz; demokrasi olmadan refah, refah olmadan barış olmaz.
İddianameler siyasi sebeplerle geciktirilmekte, duruşmalar ileri tarihlere bırakılmaktadır.
Uzun tutukluluk süreleriyle arkadaşlarımız yargılama yapılmadan cezalandırılmaktadır.
Avcılar, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Şile ve Şişli belediyelerinin iddianameleri derhal yazılmalıdır.
Yargılamalar tutuksuz yapılmalıdır.
Tüm duruşmalar TRT’den canlı yayınlanmalıdır.
Hâkim sürgünlerine son verilmelidir.
Tutsak ailelerine yönelik baskılar derhal bitirilmelidir.
Ve buradan İstanbul’un 39 ilçesinden ilan ediyoruz:
Bu ülke karanlığa mahkûm değildir.
Bu halk umutsuzluğa teslim olmaz.
Biz bu toprakların umuduyuz.
Biz adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin tarafındayız.
Ve biliyoruz ki haklı olan mutlaka kazanır.
Bu yürüyüş durmayacak.
Bu mücadele yarım kalmayacak.
Bu ülke, bu halk, bu demokrasi mutlaka kazanacak!
Cumhuriyet Halk Partisi olarak;
Gerçeği söylemekten vazgeçmeyeceğiz,
Halkın iradesini savunmaktan geri durmayacağız,
Umudu büyütmeye devam edeceğiz.
Ve buradan bir kez daha söylüyoruz:
Bu karanlık bitecek, bu düzen değişecek, Türkiye mutlaka kazanacak!”



































Yorum Yazın