Yeri geldiğinde birliğimizi kırmayalım, ailemizden aldığımız o birliktelik ve paylaşma kültürünü çoğaltarak devam ettirelim diye sürekli telkinlerde bulunuyoruz.
Oysa söylem ne kadar güzel ve yerinde olsa da eylemde yer almadıktan sonra ne önemi var. Acılarımız paylaşarak azaltıyor, sevgimizi de paylaşarak çoğaltmak varken neden uzak kalmayı bir duruş haline getirdik.
Ailemizden aldığımız kültürü ne yazık ki uygulamaktan gün geçtikçe uzaklaşıyoruz. Bizleri düşünmekten alıkoyan tüm enstrümanlara ve yalnız kendi çizdiğimiz çembere sarılmış durumdayız. Gittikçe daha da yalnızlaşıyor ve uzaklaşıyoruz birbirimizden.
Düşündükçe üzülüyor ve çözüm olarak ne yapabiliriz diye kendimize soruyoruz. Aile bireyleri olarak birbirimize ne kadar yabancı durduğumuzun farkına varmak, bu sürecin en önemli kazanımı olacaktır. Düşünüyorum da biz bize ne kadar yabancılaşmışız. Aile bireyleri olarak bunun ne kadar farkındayız ve yeni kuşakla ne kadar tanışıyoruz?
Özellikle pandemi döneminde yalnızlaşmış bireyler olarak yalnız başımıza yaşamaya mecbur olduğumuz bu süreçte birbirimizle yeniden tanış olmaya çalışmak bu sürecin en önemli fırsatı olacaktır diye düşünüyorum.
Kendisiyle ve aile çevresiyle yabancılaşan bireyler, hangi alanda nasıl bir birliktelik isteyeceğinin farkına varamaz.
Bu olumsuzluğu yok edebilmenin yolu, öncelikle yabancılaşmamış, başta kendisi ve aile çevresi ile barışık bir yol izlemekten geçer.
Kendisine ve çevresine yabancılaşmış tüm bireylere çağrımdır.
Birlikteliği yeniden pekiştirmek, yeni kuşakların birbirilerinden uzaklaşmaması için aile fertlerinin her bireyi elini taşın altına koyması gerekir.
Bu vesile ile her bireyin kendi özgür iradesiyle bu birliktelik için çaba sarf etmesi, yeniden birlikteliği sağlamaya çalışmak bu sürecin en önemli fırsatı olacaktır.
Saygılarımla;
Yorum Yazın