Kadın gazetecilerin sorunları ve kadın cinayetleri Ataşehir'de konuşuldu
GÜNCELUluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği'nin düzenlediği Geçmişten Günümüze Anadolu'da Kadın İzleri Sempozyumu'nun bu yılki konusu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında "Sahada Çalışan Kadın Gazeteciler" konulu panel ve sanatçı Mevhan Yurdatap (Frida Vinci), "Fantastik Yüzler" konulu resim sergisi açılışı İçerenköy Neşet Ertaş Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.
Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği'nin düzenlediği Geçmişten Günümüze Anadolu'da Kadın İzleri Sempozyumu kapsamında İçerenköy Neşet Ertaş Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.
Başkanlığını Hüzün Yücel’in yaptığı Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği'nin bu yılki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü panelinin konusu ‘Sahada Çalışan Kadın Gazeteciler’di. Panelin öncesinde ressam Mevhan Yurdatap (Frida Vinci)'ın "Fantastik Yüzler" temalı resim sergisinin açılışı yapıldı. Açılış kurdelesini AK Parti Ataşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Naim Yağcı, ADD Ataşehir Şube Başkanı Seda Günel, Mevhan Yundatap, Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği Başkanı Hüzün Yücel, İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ufuk Ünal, meclis üyesi adayları, sanatçı ve konuklarla birlikte kestiler.
Sergi açılışının ardından panel Atatürk ve şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Panele, gazetecilerin yanı sıra, basın çalışanları ile Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Av. Rukiye Leyla Süren, Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği Başkanı, Gazeteci Hüzün Yücel, Av. Vergül Türk Tan ve sanatçı Mevhan Yurdatap (Frida Vinci) konuşmacı olarak katıldı.
Yasemin Çağlayan'ın sunduğu panel öncesi konuşan AK Parti Ataşehir Belediye Başkan Adayı Av. Mustafa Naim Yağcı, Yunus Emre’nin ‘Yaratanı severim yaratandan ötürü’ sözüyle başladı. Yağcı sözlerine söyle devam etti; “Bütün canlılar aslında eşittir. Bu eşitliği bozanlar vardır. O yüzden biz temele dönersek ayrımının olmadığını zaten görürüz. O yüzden bizim değerlerimizde, bizim kültürümüzde, bizim inancımızda kadınlar hakikaten çok farklı bir noktadadır. Peygamberimizin ifadesiyle ana olarak kadın dendiğinde Cennet anaların ayağı altında ve Peygamberimizin yine eşi eşlerine davranışlarına bakıldığında kadın en değerli varlık olarak bizim ayrılmaz bir parçamızdır. Bizim Ataşehir temelindeki kurgumuz, hayalimiz Ataşehirimizde kadınlarımızın bugünlerini geride bırakmamız lazım: bugün halen Ataşehir'de ve Türkiye'mizde ve dünyada kadınların uğradığı zulümler, ayrımcılık ve eşitsizlikler ve haksızlıklar konuşuluyorsa bu insanlık olarak hepimizin ayıbıdır, bu ayıbı ortadan kaldırmak için, bu günleri sonlandırmak için bizler işte Ataşehir'de diyoruz ki öncelikle hedeflerimizden birisi kadınlarımızın hak etmiş olduğu değere sahip olması için yapacağımız etkinliklerle bu tarz sempozyumlarla panellerle ve kadınlar için yapacağımız yatırımlarla kendilerini ifade edebilecekleri, yeteneklerini sergileyecekleri ve ayakları üzerinde duracakları güçlü bir şekilde hayatın içerisinde ve güçlü bir şekilde olacakları günleri Ataşehirimizde yapacağımız yatırımlarla hayata geçirmiş olacağız” dedi.
Panelin ilk konuşmacısı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Av. Rukiye Leyla Süren, yaptığı konuşmasında, medyanın önemeni vurgulayarak; “ Medya bizim gözümüz kulağımız. Kadın cinayetlerinin görünür olmasında medyanın çok büyük payı var. Bugün hukukçu kadınların, tıptaki kadınların, kadın gazetecilerin, özel sektördeki kadınları sorunları aynı. Kadın gazeteciler editörleriyle, sayfa yöneticileriyle o başlık değişsin, bu yazıyı kaldır şeklinde sürekli mücadele içindeler. Medya kuruluşunda bir sürü insan aynı anda birçok işi yapıyorlar. Yemeği yapıyorlar, temizliği yapıyorlar, çay servisi yapıyorlar. Bunlar cinsiyet eşitsizliğinin göstergesidir değerli dostlarım. Yani bizim işimiz çok çok uzun. Ben biliyorum ki yerel gazeteciler, o küçücük yerel gazetede ya da Medya kuruluşunda bir sürü insan aynı anda birçok işi yapıyorlar, ama değer görmüyorlar.”
Kadın cinayetlerine de değinen Av. Süren; “Kayıtlarda şüpheli şekilde öldürülme olgusu var: 2020'de 195'te, 2022'de bakın rakamlar çok net 245'te, 2023'te 248 kadın şüpheli şekilde öldürüldü. Kadının şüpheli şekilde ölmesi ne demektir, kaza mı intihar mı cinayet mi belli olmayan ölümler. Bir şüpheli ölümü aydınlatmazsanız gerisinde diğer şüpheli ölümler de gelir. 2023'ü 315 açık kadın cinayeti 248 şüpheli kadın ölümüyle kapattık. Ben de bir anneyim Peki o ölen kadından çoğu anneydi neredeyse tamamına yakını anneydi ve bunların çocukları kaldı geriye. Bu sebeple Ben Mayısın 2 haftası Karanfil istemiyorum. Ben bu sayıların düştüğünü görmek istiyorum. Ben artık Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunda, Derneğinde hiç kadın cinayeti olmadığı için sevgili Hüzün'le sohbet konuşmalarına gelmek istiyorum" dedi.
Panelin düzenleyicisi Gazeteci Hüzün Yücel de konuşmasında "kadın gazeteci olarak" karşılaştığı sorunlara değindi.
Son yıllarda iktidar tarafından çıkarılan dezenformasyon yasası nedeniyle "her şeyi yazamaz" olduklarını, basın kartı alma koşullarının ağırlaştırıldığını dile getiren Yücel, şöyle dedi:
"Ama 50 yıllık gazeteciyim. Soluduğum biber gazlarından akciğer kanserine yakalandım, mesleki hastalıktı, atlattım. Allah'ıma bin şükür böyle sıkıntılar yaşıyoruz. İşten atılabiliyoruz ama tüm bunlara inat yine biz sahadayı, yine haber yapıyoruz, yine haber ardında koşturuyoruz. Sadece toplumdan şunu bekliyoruz: gazetecilere biraz saygı. Özellikle kadın gazeteciler. Mesela üstlerimizden şunu bekliyorum: çalışan gazetecileri 212 ya da 212 kadrosu olmaması nedeniyle bizleri dışlamamaları. Bizim özellikle yerel gazetecilerin çok sorunları var, herkes onları haberden para almaya çalışan gazeteciler olarak görüyor, ama evet var tabii ki arkadaşlarımız, ama burada olan birçok arkadaşım emeklerinin karşılığını göremiyor, destek bekliyorlar, hayatlarını sürdürmek istiyorlar."
Panelin dikkatle dinlenen konuşmalarından birini 29 yıldan beri avukatlık yapan şimdilerde yazılarıyla basına yardımcı olmaya çalışan Vergül Tan yaptı.
"Cinsiyet eşitsizliğinin en çok deneyimlendiği sektörlerden birinin medya sektörü" olduğunu, kadın gazetecilerin, erkek meslektaşlarından az ücret aldıklarını, mobbing ve tacize maruz kaldıklarını, devamlı var olma mücadelesi verdiklerini dile getiren Tan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yerel medyada kadın gazeteci ve yöneticilerin sayısı az olup, gazeteci kadınlar, 'her şeyi' yapmak zorunda kaldıkları, medyada çalışan bir kadının, aile hayatının olmayacağı düşüncesinin yaygın olun görüştür. Bölgesel yapı gereği özel haberlere girildiğinde gündeme gelebilecek birtakım olumsuzlukları göze alan kadın gazeteciler, küçük yerlerde gazeteciliğe 1-0 geriden başlamaktadır. Erkek meslektaşlarından daha az ücret alan kadın gazeteciler, haber için iletişime geçtikleri erkek tarafından rahatsız edilebilmekte, taciz ve mobbinge maruz kalabilmekte ve bunlara rağmen devamlı var olma mücadelesi vermeye devam etmektedirler."
Daha sonra, 18 Ekim 2022'de yürürlüğe giren dezenformasyon yasasının "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" diye bir suç oluşturduğunu ve bunun gazetecilerin korkulu rüyası haline geldiğini ifade eden Av. Tan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dezenformasyon Yasası’na göre, yalan haber yapanlar, internet haber siteleri ve basın kartı talep edenler, aşağıdaki cezalarla karşı karşıya kalıp, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır. Eğer suç, gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenirse, ceza yarı oranında artırılacaktır.
Yeni düzenlemelere göre internet haber siteleri, ana sayfaları üzerinde iletişim ve adres bilgilerini açık bir şekilde belirtecek, içeriklerini ne zaman yayımladıkları ve içerikteki düzenlemeler tarihleriyle açıkça belirtilecek. Gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere içerikler, iki yıl doğruluğu ve bütünlüğü sağlanarak saklanacak, İnternet haber sitelerinde zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısı, hiçbir düzenleme ve ekleme yapılmaksızın sitede yer alacak.
Kanun kişilere sansür gücünün yanında sosyal medya sağlayıcıları için de önemli maddeler içeriyor. Sosyal medya platformları, kullanıcılarının ürettiği içerikleri denetlemek ve sansürlü içerikleri kaldırmak zorundadır. Sansürlü içerikleri üreten veya yayan kullanıcılara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecektir. Sosyal medya platformları, kullanıcılarının ürettiği içerikleri denetlemek için gerekli olan teknik altyapıya sahip olmak zorundadır.
Sosyal medya platformları, kullanıcılarının ürettiği içerikleri denetlemek için gerekli olan teknik altyapıya sahip olmadıkları takdirde, internet trafiği bant genişliği de yüzde 90 oranında daraltılacaktır.
Sosyal medya platformları, Türkiye’de genel merkez açmak ve Türkiye temsilcisi bulundurmak zorundadır.
Sosyal medya platformları, Türkiye’de genel merkez açmak ve Türkiye temsilcisi bulundurmadıkları takdirde, Türkiye’de faaliyet göstermeleri engellenecektir."
Yasanın getirdiği maddelerin cezai yaptırımlarının ağır, kullanıcıları korkutucu, uygulamasının zor olması nedeniyle sakıncalı bulunduğunu dile getiren Tan sözlerini şöyle tamamladı:
"Yasa bir bütün olarak değerlendirildiğinde fikir ve ifade özgürlükleri ile haberleşme özgürlüklerinin kamunun sıkı denetimi altına alınmasının amaçlandığı görülüyor. Bu düzenlemenin bireylerin ifade özgürlüğü, haber alma özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü de dahil olmak üzere temel haklara yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu ve baskı aracı olarak kullanılmaya elverişli olduğu açıktır. Dezenformasyon kavramının içeriği belirsiz olup gerçeğe aykırı bilginin cezalandırılması gerçeği (hakikati) tanımlama yetkisini iktidara vermektedir. Bilginin yayılmasına müdahale etmek, demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan bilgi ve haberlerin özgürce elde edilmesi ve yayılması hakkına müdahale teşkil edecektir."
"!Fandastik Yüzler" temalı resim sergisi açılan Mevhan Yurdatap (Frida Vinci) da panelde yaptığı konuşmada "duygulara hitap eden bir sanatla uğraştığı için kendisiyle gurur duyduğunu" dile getirerek şöyle dedi:
"Öncelikle Atatürk'üme Çok teşekkür ediyorum. Onun sayesinde bütün imkânlara sahip oldum, özgürlüğe sahip oldum, sanat eğitimi almama yardımcı olan yolları açtığı için tekrar Ona teşekkür ediyorum. Aşağıdaki sergiyi seyredin, rengarenk bakışlar, duygular hepsinde hepiniz varsınız. Her birinde biriniz var. Çünkü herkesten esinleniyorum, herkesin bakışlarından, herkesin duygularından etkileniyorum. Korkular endişeler var aşağıdaki yaptığım çalışmalarda. Şunu söylemek istiyorum, hepsini çok büyük bir keyifle yaptım, o duyguları yansıtan insanlar sayesinde zaten o duyguları aktardım."
Saadet Partisi Ataşehir Belediye Başkan adayı Av. Alev Sezen panelin sonunda şöyle konuştu;
"Paneliniz kadınlarla ilgili çalışma olduğu için katılmak istedim. Biz de Saadet Partisi olarak 2018 senesinde yaptığımız çalışmada sosyal haklarının olmaması, fazla mesailerinin ödenmemesi gibi o kadar çok sorunla karşılaştık ki ve bu ulusal medyadaki anket yaptığımız kadınlar, hepimizin de gördüğü ana haberleri sunan kadınların bu sorunları söylemesi bizi çok şaşırttı. Bu rezervasyon için kadınların tercih edildiği yönetim kadroları için ise erkeklerin tercih edildiğini gördüm. Kadınların uzun süreli olarak çalıştığı yerde kalmasının tek bir sebebi var: O da mesleklerini çok sevmeleri. Hepinizi tebrik ediyorum kolaylıklar diliyorum. Her zaman yanınızdayım."
Panel sonunda katılımcılara çiçek ve katılım belgesi verildi.
İlginizi Çekebilir