'Antikapitalist Müslüman' olarak tanınan ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, Ataşehir Kent Konseyi’nin Düzenlemiş olduğu İslam; Tek Adamlık ve Otoriterizm konulu söyleyişi de Ataşehirlilerle buluştu.İslamiyetle ilgili açıklamalarda bulunan İhsan Eliaçık, İslam dininde bir başkasının mal ya da toprağını ele geçirilip ganimet elde etmenin, başkalarını yok saymanın söz konusu olmadığını, tam tersine adaletin, barışın, idarede şeffaflığın ve liyakatin temel alındığını görüyoruz dedi.Ataşehir kent Konseyi Başkanı Turan Dolu yaptığı kısa açılış konuşmasında; “ Ataşehir Kent Konseyi olarak bir süredir başlattığımız söyleşilere devam ediyoruz. Araştırmacı yazar İhsan Eliaçık; bizleri kırmadı buraya kadar gelerek değerli görüşlerini bizlerle paylaşacak. Sayın hocama çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.“SÖYLEŞİ ETKİNLİKLERİMİZ DEVAM EDECEK”Dolu; “Bildiğiniz gibi kent konseyi olarak değişik mahallelerde bu söyleşileri devam ettiriyoruz. Önümüzde bu referandum süreci var. Herkes kendi öz iradesiyle oyunu kullanacak. Bizler isterdik ki bu konuların televizyonlara tek taraflı yansımasın. Bu olmayınca bu tür toplantıların ihtiyacı gidermede az da olsa vesile olacağını düşünerek devam ettiriyoruz. Referandum sonrasında da devam ettirmek istiyoruz” dedi.“AĞIR BİR DİN İSTİSMARI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”Davetlerinden dolayı Kent Konseyine teşekkür eden İhsan Eliaçık; “Yaşadığımız bu referandum sürecinde ağır bir din istismarı ile karşı karşıya olduğumuz için hiçbir ihtirasa ve siyasete dayanmayarak bir karşı duruş sergiliyorum. Daha dün Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp dedi ki referandumda evet demezseniz dünyanızla ahretiniz mahvolur. İnsafsızca acımadan insanları korkutmak istiyor. Buradan sormak istiyorum. Hayır, çıkarsa dünyayı başımıza mı yıkacaksınız? Ne Olacak? Ben hayatım boyunca bu derecede din istismarı yapıldığını ilk defa görüyorum” ifadelerini kullandı.Eliaçık; Peygamber efendimiz Medine Sözleşmesi ile Yahudiler, Hıristiyanlar dâhil olmak üzere ondan fazla kavimlerin barış içinde yaşamalarını sağlamıştır. Bu süreç on yıl sürmüştür. Peygamberin vefatından sonra ilk halifeyle birlikte işgal girişimleri başlamıştır. Ben onların hiçbirine katılmıyorum. Onlar peygamberin yolundan sapmışlardır. Peygamberimizin vefatıyla beraber aslına bakarsanız bu iş bitmiş, İslam Kerbela ile birlikte doğduğu topraklara gömülmüştür ve hala orada yatmaktadır. Emevi saltanatı ile başlayan bu süreç 1350 yıl sonra Cumhuriyet dönemi ile sona ermiştir” şeklinde konuştu.“KAHRAMANLARIN KORUNMAYA İHTİYAÇLARI YOK”Eliaçık; “Bugün ise kendilerini yargılayacak mahkemeleri kurarak korunmak istiyorlar. Aslında kahramanların korunmaya ihtiyaçları yok. Onlar halkın gönlünde yaşarlar. Birileri gitmek istemiyor. Kişinin güçlenmesi devletin güçlenmesi anlamına gelmiyor. Geçmişte örnekleri var. Emevi saltanatından tutun Osmanlı saltanatına kadar geçen bin yılı aşkın bir sürede yaşanan adaletsizlikleri, savaşları, mağdur olan halkın durumunu hepimiz okumuş ve biliyoruz. Kendi saltanatlarını sürdürmek için her türlü baskıyı reva görmüşler ve kurdukları haremlerde kendi zevk ve sefalarını sürdürmüşlerdir. Cumhuriyetle yıkılan bu saltanatın bu toplumda yer bulacağına inanmıyorum” dedi.“İSLAM PAYLAŞMAKTIR”İslamiyet’te yaşam ilkesinin esas olduğunu söyleyen Eliaçık; “ İslam paylaşmaktır. Paran varsa paylaşacaksın. İlmin varsa, iktidarın varsa onu da paylaşacaksın. Allahın Resulü’nde bile tek adamlık yoktur. Kimseyi Namaz kılmaya, Oruç tutmaya ve başını örtmeye zorlayamazsınız. Dinimizde böyle bir zorlama yok. Bunları zorla yaptırmak dini diktatörlüktür. Peygamber efendimize verilmeyen yetkilerle donatılmak isteniliyor” diye konuştu.“YÜZDE 51 İLE ANAYASA OLMAZ”Monarşiden, Oligarşiden ve Aristokrasiden Cumhuriyet’e gelmişiz diyen Eliaçık; “ Cumhuriyeti demokratikleştirmeye çalışıyoruz derken tekrar Monarşiye yani tek adam idaresine doğru bizi götürmeye çalışıyorlar. Bu siyasi tarih akışına terstir. Geri teper tutmaz. Türkiye 1920’den önceye gidemez. Bir kişinin koltuğu kaybetme korkusu ile önümüze bir referandum getirdi. Anayasa hazırlanmasında kurucu Anayasa Meclisi olmalıydı. Orada, bu devlete kim vergi veriyorsa temsilcileri olmalıydı. Bir toplumsal uzlaşı sözleşmesi ortaya çıkmalıydı. Bu nihai şeklini aldıktan sonra referanduma sunmalı. İşte böyle bir Anayasa herkesin Anayasası olurdu. Yüzde 75’in altında oy alan yasa Anaya olmaz. Hele hele yüzde 51 ile hiç olmaz. Tüm bu anlattıklarımın hiç biri uygulanmadı. Ne böyle referandum olur nede böyle bir Anayasa onun için ben de ‘HAYIR’ diyorum” diyerek yapılan uygulamalara tepkisini dile getirdi.
Yorum Yazın