ATAŞEHİR’DE MEKÂNSAL AYRIŞMA UYARISIKentleşme ve çevre sorunları üzerine doktora çalışmaları yapan araştırmacı Emrah Akyüz, çalışmasının bir kısmında Yeni Çamlıca Mahallesi ile yanı başında yükselen lüks rezidansların neden olduğu kentsel estetik bozukluğuna değindi. [caption id="attachment_17626" align=alignright width=329]
EMRAH AKYÜZ[/caption] İngiltere’de bulunan The University of Leeds’de, çevre sorunları ve kentleşme politikaları üzerine akademik çalışmalar yürüten Emrah Akyüz, ulusararası akademik bir dergi olan Avrasya Akademik Bilimler’de yayınladığı ‘Kentsel Estetik: İstanbul ve Edinburgh Örneği’ başlıklı bilimsel araştırması ile İstanbul ve Edinburgh kentlerini estetik açıdan ele aldı. Özellikle Ataşehir bölgesinde hızla yükselen lüks rezidansları ve çevresinde bulunan gecekondu tarzı yapıların çoğunlukta olduğu mahallerin oluşturduğu görüntü tezatlığının ortaya çıkardığı estetik sorunlarını çalışmasında konu edinen Akyüz, plansız kentleşme politikalarının Ataşehir sakinleri arasında sosyal, ekonomik ve kültürel ayrışmayı tetikleyeceği uyarısında bulundu.Başta Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere çok sayıda medeniyete başkentlik yapmış olan İstanbul’u kentsel estetik açıdan ele alan araştırmacı, 1950’li yıllardan sonra başlayan kontrolsüz göç dalgalarının neden olduğu hızlı nüfus artışının günümüze kadar sürecek olan kentsel sorunların temelini oluşturduğunu belirtmektedir. Özellikle İstanbul’un tarihi yarımada çevresinde hızla yükselen modern yapıların kentin tarihi dokusunu tahrip ettiğini belirten Akyüz, Türkiye’nin sahip olduğu en önemli mimari eserlerinden biri olan Sultanahmet Camii’nin yüksek yapılardan dolayı siluetinin bozulmasının kentsel estetik açısından İstanbul’un alarm verici boyutlarda olduğunu gösterdiğini açıklamaktadır.İstanbul’un sahip olduğu kentsel dokuyu tehdit eden bir diğer etkenin ise hızla yükselen lüks rezidanslar ve bunların yanı başında bulunan gecekondu tarzı mahallerin oluşturduğu görüntü tezatlığı olduğunu söyleyen araştırmacı, özellikle Anadolu yakasında bu durumun daha fazla görüldüğünü belirtmektedir. Çalışmasında Ataşehir’i ele alan Akyüz, bölgenin konut sektörü açısından hızlı bir şekilde değiştiğini ama bunun kentsel estetik açıdan başarılı bir şekilde yapılamadığını belirtmektedir. 2008 yılında TBMM’de çıkarılan bir kanun ile ilçe olmasından dolayı lüks konutların hızla arttığı Ataşehir ilçesi, kontrolsüz bir şekilde büyüyerek 1970’li yıllarda oluşmaya başlan gecekondu mahallerinin sınırına dayanmış bulunmaktadır. Ataşehir ilçesinde sınır sınıra gelen gecekondu tipi evlerin yoğunlukta olduğu mahalleler ile gösterişli konutların ve yaşam merkezlerinin hızla inşa edildiği yerleşim bölgelerinin yan yana olmasının doğurduğu görüntü tezatlığının ortaya çıkardığı kentsel estetik sorunlarını çalışmasında ayrıntılı olarak irdeleyen Akyüz, önemli uyarılarda bulunarak bunun kent sakinleri arasında sosyal, ekonomik ve politik ayrışmayı hızlandıracağını ve akabinde gelir düzeyi düşük sınıfın mekânsal ayrışmadan dolayı dışlanması sonucunu doğuracağını belirtmektedir.
Ataşehir’de, kentsel estetik açıdan çirkin bir görüntünün ortaya çıktığını belirten Akyüz, gecekondu bölgesi olan Yeni Çamlıca Mahallesi ile çevresine inşa edilen gösterişli toplu konutların iki bölge arasında mekânsal ayrışmayı tetiklediğini ve bu durumun kentliler arasında sosyo-ekonomik eşitsizliği daha görünür kıldığını açıklamaktadır. Yaşanan mekânsal ayrışmanın ise, özellikle Ataşehir bölgesi içerisinde kentsel suçlarda artış ya da sosyal dışlanma gibi çeşitli sorunların ortaya çıkışını tetikleyeceğini uyarısında bulunan Akyüz, Ataşehir’de yaşam merkezlerinin gelir düzeyine göre oluşturulmasının ekonomik açıdan daha zayıf kesimin dışlanmasına ve karşılıklı olarak bölge halkının gelir düzeyine göre gruplaşmasına ve ayrışmasına neden olabileceğini vurgulamaktadır.Ataşehir’de Bulunan Yeni Çamlıca Mahallesi ve Yanı Başında Yükselen Lüks Konutlarİstanbul’un tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini koruyarak kentleşmesi gerektiğini belirten araştırmacı, bunun için öncelikle yapılması gerekenin sağlıklı kentsel politikaları hayata geçirilmesi olduğunu vurgulamaktadır. Ataşehir ilçesi içinde önerilerde bulunan Akyüz, yaşam yerlerinin gelir düzeyine göre oluşturulmaması gerektiği ve aksi durumda ekonomik açıdan yoksul kesimin sosyal olarak dışlanması sonucunun ortaya çıkacağını belirtti.
EMRAH AKYÜZ[/caption] İngiltere’de bulunan The University of Leeds’de, çevre sorunları ve kentleşme politikaları üzerine akademik çalışmalar yürüten Emrah Akyüz, ulusararası akademik bir dergi olan Avrasya Akademik Bilimler’de yayınladığı ‘Kentsel Estetik: İstanbul ve Edinburgh Örneği’ başlıklı bilimsel araştırması ile İstanbul ve Edinburgh kentlerini estetik açıdan ele aldı. Özellikle Ataşehir bölgesinde hızla yükselen lüks rezidansları ve çevresinde bulunan gecekondu tarzı yapıların çoğunlukta olduğu mahallerin oluşturduğu görüntü tezatlığının ortaya çıkardığı estetik sorunlarını çalışmasında konu edinen Akyüz, plansız kentleşme politikalarının Ataşehir sakinleri arasında sosyal, ekonomik ve kültürel ayrışmayı tetikleyeceği uyarısında bulundu.Başta Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere çok sayıda medeniyete başkentlik yapmış olan İstanbul’u kentsel estetik açıdan ele alan araştırmacı, 1950’li yıllardan sonra başlayan kontrolsüz göç dalgalarının neden olduğu hızlı nüfus artışının günümüze kadar sürecek olan kentsel sorunların temelini oluşturduğunu belirtmektedir. Özellikle İstanbul’un tarihi yarımada çevresinde hızla yükselen modern yapıların kentin tarihi dokusunu tahrip ettiğini belirten Akyüz, Türkiye’nin sahip olduğu en önemli mimari eserlerinden biri olan Sultanahmet Camii’nin yüksek yapılardan dolayı siluetinin bozulmasının kentsel estetik açısından İstanbul’un alarm verici boyutlarda olduğunu gösterdiğini açıklamaktadır.İstanbul’un sahip olduğu kentsel dokuyu tehdit eden bir diğer etkenin ise hızla yükselen lüks rezidanslar ve bunların yanı başında bulunan gecekondu tarzı mahallerin oluşturduğu görüntü tezatlığı olduğunu söyleyen araştırmacı, özellikle Anadolu yakasında bu durumun daha fazla görüldüğünü belirtmektedir. Çalışmasında Ataşehir’i ele alan Akyüz, bölgenin konut sektörü açısından hızlı bir şekilde değiştiğini ama bunun kentsel estetik açıdan başarılı bir şekilde yapılamadığını belirtmektedir. 2008 yılında TBMM’de çıkarılan bir kanun ile ilçe olmasından dolayı lüks konutların hızla arttığı Ataşehir ilçesi, kontrolsüz bir şekilde büyüyerek 1970’li yıllarda oluşmaya başlan gecekondu mahallerinin sınırına dayanmış bulunmaktadır. Ataşehir ilçesinde sınır sınıra gelen gecekondu tipi evlerin yoğunlukta olduğu mahalleler ile gösterişli konutların ve yaşam merkezlerinin hızla inşa edildiği yerleşim bölgelerinin yan yana olmasının doğurduğu görüntü tezatlığının ortaya çıkardığı kentsel estetik sorunlarını çalışmasında ayrıntılı olarak irdeleyen Akyüz, önemli uyarılarda bulunarak bunun kent sakinleri arasında sosyal, ekonomik ve politik ayrışmayı hızlandıracağını ve akabinde gelir düzeyi düşük sınıfın mekânsal ayrışmadan dolayı dışlanması sonucunu doğuracağını belirtmektedir.Ataşehir’de, kentsel estetik açıdan çirkin bir görüntünün ortaya çıktığını belirten Akyüz, gecekondu bölgesi olan Yeni Çamlıca Mahallesi ile çevresine inşa edilen gösterişli toplu konutların iki bölge arasında mekânsal ayrışmayı tetiklediğini ve bu durumun kentliler arasında sosyo-ekonomik eşitsizliği daha görünür kıldığını açıklamaktadır. Yaşanan mekânsal ayrışmanın ise, özellikle Ataşehir bölgesi içerisinde kentsel suçlarda artış ya da sosyal dışlanma gibi çeşitli sorunların ortaya çıkışını tetikleyeceğini uyarısında bulunan Akyüz, Ataşehir’de yaşam merkezlerinin gelir düzeyine göre oluşturulmasının ekonomik açıdan daha zayıf kesimin dışlanmasına ve karşılıklı olarak bölge halkının gelir düzeyine göre gruplaşmasına ve ayrışmasına neden olabileceğini vurgulamaktadır.Ataşehir’de Bulunan Yeni Çamlıca Mahallesi ve Yanı Başında Yükselen Lüks Konutlarİstanbul’un tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini koruyarak kentleşmesi gerektiğini belirten araştırmacı, bunun için öncelikle yapılması gerekenin sağlıklı kentsel politikaları hayata geçirilmesi olduğunu vurgulamaktadır. Ataşehir ilçesi içinde önerilerde bulunan Akyüz, yaşam yerlerinin gelir düzeyine göre oluşturulmaması gerektiği ve aksi durumda ekonomik açıdan yoksul kesimin sosyal olarak dışlanması sonucunun ortaya çıkacağını belirtti. 
Yorum Yazın