Deniz Feneri'ni gündeme taşıyan adam konuştu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanı ve CHP Yurtdışı Örgütlenme Koordinatörü Ali Kılıç, CHP Ataşehir İlçe Örgütü'nde düzenlenen söyleşide dava süreci ve yaşananlar hakkında açıklamalarda bulundu.Almanya'daki iyi niyetli Türkler'den toplanan paranın çeşitli yöntemlerle Türkiye'ye getirildiğini belirten Kılıç, "2008'de dava başladı. Tüm samimiyetimle söylüyorum bir Türk vatandaşı olarak yüreğim sızladı. Duruşma salonunda karar okunurken Alman hakim aynen şöyle söyledi: 'Deniz Feneri'nin ele başları Türkiye'de'. Duvarda ise Başbakan Erdoğan'ın fotoğrafı vardı." dedi.KILIÇ'TAN BAŞBAKAN'A ÇAĞRIBaşbakan Erdoğan'a her fırsatta "Eğer sizin bu skandalla alakanız yoksa gerekli işlemleri yapın, eğer varsa Türkiye kamuoyuna açıklama yapın." dediğini ifade eden Kılıç, "Beni ajan olmakla suçladılar, mahkemeye verdiler. Verdikleri iki mahkemeyi de kazandım. Birisi 200 Bin Euro'yu Başbakanlık'a bırakıyor ve bu paraya ilgili kimsenin sesi çıkmadı. Erdoğan ise ben bu parayı bırakanı tanımıyorum dedi. Sonra ise Başbakan'ın o kişiyle Deniz Feneri'nin Frankurt'taki merkezinde çekilmiş fotoğrafı ortaya çıktı." dedi.TOPLANAN PARALAR KİMLERE GİTTİ?Toplamda 900 Milyon Euro paranın süreç içerisinde Türkiye'ye illegal yollarla sokulduğunun altını çizen Kılıç, para sevkiyatının kimi zaman TV araçlarıyla, kimi zaman ise diplomatlarla Türkiye'ye getirildiğini belirterek bu paranın Kanal 7, Zahid Akman, ve daha birçok çeşitli kişi, kurum ve hayali holdinglere teslim edildiğinin makbuzlarla ortaya çıktığını söyledi.SAVCILAR NEDEN GÖREVDEN ALDINDI?Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu insanlara uzun süre kimse dokunamadı. Sadece üç yurtsever cumhuriyet savcısı soruşturma başlattı ve Zahid Akman ve arkadaşlarını içeriye aldılar. Daha sonra ise bu üç savcı görevden alındı.. Zahid Akman ise şu an Kanal 7'de yönetim kurulu üyesi. O savcılarımızın onuruyla oynadılar. 'Sen misin bizim adamlarımıza dokunan' diye soruşturmadan el çektirdiler. Daha sonraki süreçte deliller karartıldı. Kayıtlar silindi. Bütün hırsızlık belgeleri yok edildi. Öbür tarafta ise bu ülkenin yurt severleri sahte belgelerle, bilgisayarlara gönderilen virüslü dosyalarla yıllardır zindanlarda yatıyor. Türkiye'de yolsuzluk artık kabul görür bir hale geldi. Ne oldu da biz bu hale geldik? Nasıl bu kadar tepkisiz bir toplum olduk?"