Türk halkının en çoksevdiği özelliğin “duygusallık” olduğuna dikkat çeken Çölok, “Bu duygusallıkbazen problem yaratabiliyor. Çocuk sahibi olduktan sonra bu duygusallık ileyaptığımız en büyük hata kendi bireyselliğimizi unutmamız oluyor,” diyor
AtaşehirBelediyesi’nin Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde Kişisel Gelişim Uzmanı M.Oytun Çölok’un katılımıyla gerçekleştirdiği 4 haftalık “Alaylı Ebeveyn”atölyesi anne babalardan yoğun ilgi gördü.
Büyük ilgi gören “Alaylı Ebeveyn” atölyesi gelen yoğun istek üzerinehızlandırılmış olarak tekrarlandı. Atölye çalışmasına çocukları, hatta aileninbütün bireyleriyle katılanlar da oldu.
Atölye çalışmasına katılan anne babalar da, atölyenin çok yararlı olduğunadikkat çektiler.
Atölye çalışmasına iki oğluyla katılan Hülya Yılmaz, atölye çalışmasından çokmemnun kaldığına dikkat çekerek, “Her şeyden önce ben mutlu, huzurlu ve iyiysemçocuğuma bir şeyler verebileceğimi öğrendim. Hayal kurarken bile çocuğumunhayalini yaşıyormuşum. Önce benim hayal kurmam gerekiyor ki, çocuğumun da hayalkurmasını sağlayabileyim. Keşke bütün anne babalar katılabilseler,” şeklindepaylaştı düşüncelerini…
Atölye çalışmasına eşi, oğlu ve gelini ile katılan Derya Ertuğrul da her annebabanın benzeri çalışmalara katılarak çocuklarıyla iletişimde doğru bilinenyanlışları görmesinin önemine dikkat çekerek, “Bu çalışmalar anne babalaraönemli farkındalıklar kazandırdı. Şimdi yapılması gereken bu farkındalıklarıhayatımıza yansıtabilmek,” şeklinde konuştu.
Kişisel Gelişim Uzmanı M. Oytun Çölok ile “Alaylı Ebeveyn” atölyesi üzerinekonuştuk.
“Alaylı Ebeveyn”derken ne demek istiyorsunuz?
Yıllardır “Okulu vardı da biz mi okumadık” sorusuyla sıklıkla karşılaştım. YorkÜniversitesi’nde son 6 yıldır hocalık yaptım. Bu süre boyunca doktora ve yükseklisans öğrencilerine eğitimler verdim. İçlerinde evli ve yeni çocuk sahibiolmuş birçok öğrenci vardı. Aldığım eğitimim gereği yönetim teknikleri ve insankaynakları akademik eğitimlerinin yanı sıra derslerim genelde insan ilişkilerive iletişimi üzerine olup, sohbet tarzında geçtiğinden, yeri geldi mi anne vebaba davranışlarından da konu açılırdı. Hep deminki soruyu duyardım. “Bu işinokulu mu var Hocam?” Ne yapacaklarını bilmediklerinden ve çok endişeliolduklarından bahsederlerdi. “Evet, okulu yok bu işin ama hepinizde kocaman biryürek var. Kullanın bu yüreği” diye cevap verirdim.
Gel zaman git zaman,fark ettim ki bu atölye çalışmasının temelleri üniversite hocalığım öncesinedayanıyor. 2012’den beri İstanbul, Eskişehir ve Antalya’da Büyükşehir ve İlçebelediyeleri ile birçok kişisel gelişim çalışmalarına imza attık. Beni en çoketkileyen ise lise ve üniversite giriş sınavlarına hazırlanan öğrencilerleyaptığım çalışmalardı. O kadar bitkin ve bıkkındılar ki, bir dokunup bin ahişittiğim zamanlar oldu. Bunun için hem anne babalar hem de çocuklarla aynıanda çalışmalar yapmaya karar verdik. İletişim eksikliği ve ebeveynlerinyaptıkları doğru bilinen davranışları işte bu süreden beri biriktirmeyebaşladım.
“İllaki sınavahazırlanan çocuklar mı zor durumda” diye düşünürken Sakarya ve EskişehirOsmangazi Üniversitesi’nde eğitim ve seminerler vermeye başladım. Şunu gördümki ister sınava hazırlansın ister hazırlanmasın bir çocuk kendini güvendehissetmiyorsa, problemler ortaya çıkmaya başlıyordu. Aileler ile çalışmalaryapmak istedim ve yine belediyeler kanalı ile birçok aileye ulaştım. Gördüm ki,aslında zaten çok bariz olan bir şeydi, anne ve babalar ne yapacaklarınıbilmiyor ve hatta yaptıkları bariz hataların farkında bile olmuyorlardı. Çünküöğrenilmiş kalıplar vardı. Bir de “hayat gailesi” kabilinden yaşam mücadelesi…
Şansıma çok dahafarklı bir gözlem alanı çıktı karşıma. Öğretmenler için tasarladığım “ÖğrenciDavranışları Analizi” eğitimi ile özel okullarla çalışmaya başladığımda,“sorunlu” olarak yaftalanmış öğrenciler ile çalışmam istendi. O çocuklarlaçalışmaya başladığımda gördüğüm ilk şey “sorunlu” çocuk olmadığı oldu. “Sorunsahibi olmuş çocuklar” cümlesi bana çok daha doğru bir tanım gibi geldi. Budüşünce ile önce çocukların ebeveynleri ile çalıştım. Çalışmalar küçük gruplaradüşünce, problemler çok daha net anlaşılabildi.
Düşündüklerinizi hayata geçirmeniz nasıl gerçekleşti?
En sonunda, 2019 Şubat ve Mart aylarında Ataşehir Belediyesi ile “GelecekDizayn Atölyesi” isimli bir atölye gerçekleştirdik. Atölye esnasında şu andatüm ailesi ile halen görüştüğüm ve çok sevdiğim Derya Ertuğrul ile tanıştım.Kendisi “Alaylı Ebeveynler” ismi ile bir tiyatro oyunu yazmıştı. Atölyenin“Ailelerde Doğru Bilinen Yanlışlar” kısmına gelince, sadece bu konu ile ilgilibir atölye çalışması yapmanın çok faydalı olacağını düşündüğünü ve bunu acilenhayata geçirmem gerektiğini söyledi. Atölyenin ismini de koydu: “Alaylı EbeveynAtölyesi” İşte Derya Hanım’ın isim anneliği ile atölye böyle ortaya çıktı.
Çalışmanın ana temasıhayallerimiz üzerinden gidiyor. Benim tüm çalışmalarım tek başına bir eğitimolan “Unutanlar İçin Hayal Kurma Dersleri” ile başlıyor ve sonra doğrubildiğimiz yanlışlar ile devam ediyor. “Alaylı” kavramını ise bir var oluşbiçimi olarak tanımlıyorum. İster eğitimli ister eğitimsiz olun, bence “alaylı”ruhuna sahipseniz yani bana göre “yüreğiniz” varsa zaten anne veya babaolmanın, tüm hatalara rağmen hakkını veriyorsunuzdur.
Kişilerin, çocuksahibi olduktan sonra yaptıkları en önemli hatalar nelerdir?
Türk halkı olarak en çok sevdiğim özelliğimiz duygusal olmamız. Fakat buduygusallık bazen problem yaratabiliyor. Çocuk sahibi olduktan sonra buduygusallık ile yaptığımız en büyük hata kendi bireyselliğimizi unutmamızoluyor. Evet, çocuklarımız dünyaya geldikten sonra hayatımız artık eskisi gibikesinlikle olmuyor. Varsa yoksa çocuklarımız için yaşıyoruz. Fakatbireyselliğimizden ödün vermek, hayallerimizi yok etmekte; hayallerimizin yokolması ise bizlerin yaşama sevincini yok etme sonucunu doğuruyor. Bu durum isezaten çocuklarını yetiştirirken hata yapacak olan anne babaların, travmatiksonuçlar doğurma ihtimali olan davranışları sıklıkla tekrarlama olasılıklarınıarttırıyor.
Mükemmel anne baba varmıdır?
Bence yoktur. Çocuklarını yetiştirirken çok büyük hatalar yapan insanlarvardır. Fakat hata yaptığını fark edip kabul eden ve çözüm yolları arayanebeveyn “mükemmel” olarak tanımlanabilir.
Ebeveynlerin kendilerini tanıması ne kadar önemlidir?
Kendini tanıyan veya tanıma yolunda yol alan bir insan; nerede, neye, nasıl tepki vereceğini bilir. Bu hayatın her yerinde çok önemlidir. Kısaca insanların stresle başa çıkma yöntemleri, öfke kontrol sistemleri, iletişim becerileri bu temel üzerine kurulur. Kendini tanıyan ebeveyn ise çocuklarını yetiştirirken daha geniş bir bakış açısına sahip olacağından; iletişim yetenekleri yeni sürüm insanlar yani çocukları için güncellenmiş olacaktır. Bu da çocuklarıyla iletişimin sağlıklı olmasına ve aile içinde ekip olmanın sağlanmasını doğuracaktır. Daha az hata ve kolay çözülen problemler ile hem fiziksel hem de mental olarak sağlıklı bireyler yetişecektir.
Anne babalar çocuklarını kıskanır mı?
Uzun yıllar boyu yaptığım seminerler, eğitimler ve bire bir çalışmalar ile gördüm ki kıskanır. Kabul edip, itiraf etmesi ve sonrasında sindirilmesi ebeveynler için çok zor olmuştur. Birçok ve kişiye göre değişen sebepler vardır. “Her anne baba mı kıskanır” diye sorarsanız cevabım “hayır” olacaktır. Fakat kendi çalışmalarım ile elde ettiğim sonuçlar üzerinden konuşmam gerekirse, kıskanma oranı yadsınamayacak kadar fazladır.
RÖPORTAJ: Kadir İncesu
Yorum Yazın