Silivri açıklarında meydana gelen depremden sonra gözleryine İstanbul’da beklenen büyük depreme çevrildi. Ve bilim adamları zamanveremedikleri büyük depremin olacağından hem fikirdirler.
Olabilecek ve beklenen büyük İstanbul depremi ve Ataşehir depreme hazır mı? 36 yılını teknik birimlerde yönetici olarak geçirmiş ve depremler konusunda araştırmalar yapan Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Sadık Kayhan gazetemize yaptığı değerlendirmede, bu araştırmalarım ve çalışmalarım sonucunda kafamda oluşan tablo iyi değil dedi.
Ataşehir Belediye Başkan yardımcısı Sadık Kayhanaraştırmalarına ve edindiği tecrübelere dayanarak gazetemize şu açıklamalarıyaptı.
“KAFAMDA OLUŞAN TABLOİYİ DEĞİL”
Bildiğiniz gibi 36 yıldır yerel yönetimlerdeçalışıyorum. Bu görev süremin tamamındateknik birimlerin içerisinde oldum ve hemen hemen tamamını yönetici olarakgeçirdim. 1999 depremi hatta daha ilerisinde olan depremler nedense benim ilgialanım oldu ve epeyce bu konuyla ilgili de çalıştım. Dolayısıyla alt yapılarındurumdan tutun birçok konularda fikir sahibi olmaya çalıştım. Bu çalışmalarımve araştırmalarım sonunda benim kafamda oluşan tablo iyi değil.
“İSTANBUL’DA KİBİNALARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU RİSK ALTINDA”
İstanbul’da ki yapı stokuna baktığımız zaman herhangi birteknik hizmet almadan yapılmış yapıların kullanılan malzemesi belli değil.Projeye bağlı kalınmamış ya da projede aykırılıklar var. Bu nedenle de yapılarımızın çok büyük kısmıyani yapılan tespitlerde %70’in bu şekilde yapılmış olduğu ortaya çıkıyor.
İstanbul 1.Derecede deprem bölgesine 1998 yılında alındı.Yani 1998 yılından önce yapılan projelere uyulsa bile o bina bile 1998tarihinden sonra yapılan incelemelerde gerek kesitler açısından gerek donatılaraçısından baktığımız zaman ciddi farklar çıkıyor. Yani bu şu demektir. O tarihten önce yapılan binalar 1.Derecededeprem bölgesine uygun olarak yapılmamıştır. Demek ki İstanbul’da ki binalarınbüyük çoğunluğu risk altında. Adapazarı ve Kocaeli depremine baktığımız zamantamamen yerle bir olan binalar var, yıkılmış olanlar ve çok hasarlı olanlar, azhasarlı veya hiç hasar görmemiş binalar var. Bu anlamda binaların %70’i yıkılacak diye birsonuç çıkmaz. Ama çok büyük bir miktarda yıkım olacağı, çok büyük miktardaekonomiyi etkileyeceği ve çok ciddi sonuçlar doğuracağını da inkâr edemeyiz.
İstanbul’un veya bir başka yerdeki depremi bizim durdurmamızmümkün değil. Bu bir doğa olayıdır. Silivri açıklarında meydana gelen 5,8’likdeprem orta şiddette kabul ettiğimiz bir depremdir. Kilometrelerce uzakta olmamıza rağmen hepimizhissettik. Oysa bizim Marmara’dabeklediğimiz yani bulunduğumuz bölgeleri de çok ciddi etkileyecek depremin beklenenşiddeti bundan çok daha güçlü.
“BİRİNCİ ÖNCELLİĞİMİZBİNAMIZI SAĞLAMLAŞTIRMANIN YÖNTEMLERİNİ BULACAĞIZ”
Toplumda şöyle bir kanı var. 5.8 böyleyse 7’de bundan birazdaha fazladır gibi. Hâlbuki ki öyle değildir. Bilim insanlarının tespitlerinegöre yaşadığımız 5,8’lik depremden 70-80 hatta 100 kat daha güçlü bir depremihayal etmek lazım. Bırakın oturduğumuz yerde ayakta durma şansımız bile olmaz. Duvardanduvara vuracak şiddete bir deprem. 7şiddetindeki bir depremde kaçarak kurtulma şansınız olmaz.
O halde geriye iki çözüm noktası vardır. Bunlardan bir tanesigüçlü binalarda oturacaksınız, güçlü binalarda çalışacaksınız. Ama bu tercihsadece sizin imkânlarınızla olmuyor. Bubir arazi taramasını gerektiriyor. Bu bir planlamayı gerektiriyor ve bu birteşviki ve anlaşmayı gerektiriyor. Ohalde devlet ve yerel yönetimler vatandaşında işbirliği ile çözüm üretmesigerekiyor. Birinci önceliğiniz sağlam binanız olacak. Japonya’da 7 ve üzeridepremler oluyor ölen olmuyor neden? Çünkü bütün binalar sağlam yapılmış. Birbaşka bölgede İran’da, Türkiye’de orta şiddette bir deprem oluyor birbakıyorsunuz onlarca işler çıkıyor, can kayıpları, yaralamalar büyük hasarlarmeydana geliyor. Bunu bir kader olarak görmeyeceğiz aklımızı kullanacağız. Önce binaların güçlendirmesini talep edeceğiz,devlet buna öncülük edecek, gerekirse faizsiz uzun vadeli kredilerle sağlamayaçalışacak. Yani birinci öncelliğimiz binamızı sağlamlaştırmanın yöntemlerinibulacağız.
“DEPREM KONUSUNDAEĞİTİMLER VEREREK UYGULAMALAR YAPMAK LAZIM”
Bunu dışında ölümlerin çok büyük kısmı binadaki kullanımhatalarından dolayı doğan ölümler. Yanievdeki dolap ve benzeri malzemeleri duvara monte etmiyoruz. Basit kendini koruma yöntemlerini bilmiyor yada yapmıyoruz. Bunları da zaman zamanokullardan başlayarak, mahallerden başlayarak öğretmek ve uygulatmak lazım. Böyleceölümlerin bir kısmını önleme olanağı çıkar karşımıza.
Ataşehir Belediyesi Meclis Üyesi ve Belediye BaşkanYardımcısı Sadık Kayhan Ataşehir özeli ile ilgili şunları söyledi.
“ÖNCELİKLE MÜLKİYETSORUNLARININ ÇÖZÜLMESİ VE PLANLARIN ÇIKMASI GEREKİR”
Ataşehir özeline baktığımız zaman İstanbul’da yapılanistatistiklerin hemen hemen ortalaması gibidir. Yani birçok mahallemizde binastoklarımız çok eski ve depreme karşı dayanaklı durumda değiller. Örnek verecek olursak Yeni Çamlıca dediğimiz3 mahallemiz de 70 ve 80’li yıllarda yapılmış, hiç teknik hizmet almamış, parabuldukça üstüne kat çıkmış, deniz kumu kullanılmış, demir var mı yok mubilmiyoruz. Çoğunluğu böyle. Yine bitişiğimizdeki Yenisahra, Barbaros veİçerenköy Mahallesinin bir kısmı gibi. Mahallelerimizde ciddi riskler var. Bumahallelerin önce mülkiyet sorunlarının çözülmesi, planların yapılması,sorunların çözülmesi ve bu mahallelerde kentsel dönüşümü sağlayacak özendiricikuralların getirilmesi gerekiyor. Hattakurallara uymamakta ısrar edenler varsa bazı düzenlenecek yasalarla dazorlayıcı tedbirlerin alınması gerekiyor. Sadece sizin kendinizi riske atmanız yetmiyor. Diyelim ki 20 dairelikbir apartmanda oturuyorsunuz. Siz orada her şeye karşı çıkan tiplersiniz. İşte bizim 6306 Sayılı yasa muhalif olaraküçte iki çoğunluk sağlayamıyorsunuz. Orada konulan tavır diğerlerinin yaşamınıda riske atıyor. Bunlara karşı tedbirler almak gerekiyor.
“RİSKLİ BİNALARINTESPİTİNİ YAPMIYORUZ, YAPAMIYORUZ”
Şimdi Belediyenin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tümteknik kadroları çok iyi biliyorlar ki binalarımızın çoğu risk altında. Gidip oriskli binaların tespitini yapmıyoruz, yapamıyoruz. Kişi kendisi müracaat ederse kontrol ediyoruzve riskli ise sen bu binada oturamazsın kardeşim diyebiliyoruz. Yanındaki binabelki ondan daha kötü koşullarda ama raporu olmadığı için o binada oturmayadevam ediliyor. Vatandaşın risksiz binalarda oturması için devletin çıkaracağıyasa ile vereceği teşviklerle belki vereceği kredilerle de buna da çözümbulması gerekiyor. Diyecek ki belediyeyegit bunun analizini yap gerekirse parasını öderim. Çünkü finans açısından belediyeninde maalesef böyle bir gücü yok.
Yorum Yazın