Evren'in Arşivinden Çıkan MektupKimi insanlar yaptıklarıyla kendilerini kahraman sanırlar. Bu olayın kahramanı, Almanya'da 40.000 Yahudi'ye kan kusturan bir Nazi subayı olsaydı acaba ne yaparlardı. Ya da Franko'nun İspanya'sında yaşansaydı duymazlıktan mı gelinirdi? Tabiiki hayır. Toplum ayağa kalkardı. Savcıları derhal göreve çağırırlardı. Bizdeki darbeleri araştırma komisyonu ise, sanki çok marifetli bir iş yapmış gibi bilgisine başvurup güle güle diyorlar. Adam resmen kasap. Demokrasinin olduğu ülkelerde, sözkonusu kişinin sırtını sıvazlayıp göndermezlerdi. Bu nasıl bir adalet, nasıl bir demokrasi anlayışı. Savcılar nerede? Soruşturulmayacak mı? Ne yazık ki birileri bu makamlarda birer Firavun gibi bu topraklarda yaşayan vatandaşlarına zülüm etmeyi kendilerine kutsal bir görev olarak görmüşler.Bu mektubu bir kahramanlık destanı gibi kaleme alarak, bir devlet politikasıdır demekten çekinmeyen vampirlerin, olayların bizimle ilgisi yoktur deyip inkâr edenlerin, ne kadar zavallı olduklarının bir göstergesidir. Kahramanlıkları bir anda süt dökmüş kediye dönüşüyor. Eğer gerçekten iddia edildiği gibi mektupta yazılanlar bir devlet politikası ise demek ki hala bu ülkede kanla beslenmeyi görev olarak kabul eden firavunlar, muaviyeler ve yezitler var demektir. Peki, Alevi vatandaş bu ülkede kime güvensin. Bir taraftan kardeşlik naralarını atacaksınız, diğer taraftan ferman çıkaracaksınız. Bu nasıl bir devlet yönetimi. Bu nasıl bir kardeşlik duygusu. Son zamanlarda ev işaretlerini basit bir bilgisayar oyunundan etkilenen çocukların yaptığını söyleyen İdris Naim Şahin'e, fişleme olaylarını hatırlatmak isterim. Bunlar çocukların yapacağı işler değil. Arkalarında bir güç vardır. Tıpkı Küçüktiryaki'nin yaptıklarına sesiz kalındığı gibi. Bu mektubu okuyunca, insan olanın tüyleri diken diken oluyor. Ama birileri hala gülerek gereğini yapamıyorlarsa bu olay bir devlet politikası olarak Türkiye demokrasisinin kara sayfalarında yerini alacaktır. O tüyler ürpertici mektubu ulusal basına yansıdığı gibi tekrar ibret olsun diye sizlerle paylaşmak istedim.İşte ibret belgesinden birkaç satır;“Beni Emniyet Genel Müdürü yapan, Başbakan Süleyman Demirel değildir. Ben, beni keşfeden Amerikan Hükümetinin Ankara temsilcilerince tavsiye üzerine bu göreve atandım. Türkiye’de ilk defa resmi olarak Alevi-Kızılbaş soykırımını devlet adına başlatan benim. Malatya il merkezindeki 40 bin Alevi Kızılbaş’a kan kusturdum. Yavuz Sultan Selim’den sonra en büyük Alevi Kızılbaş düşmanı benim, bunu ispat ettim ve ispat etmeye de devam edeceğim. Şu anda Emniyet Genel Müdürüyüm. 76 yılında ben Malatya’da Valiyken Malatya Emniyet Müdürü olan - ki o da en az benim kadar Alevi-Kızılbaş kasabıdır- Abdülkadir Aksu’yu yardımcım yaptım. Ankara’da Alevi-Kızılbaşların oturduğu “Kurtarılmış Bölge” adlı semtlere kan kusturan Reşat Akkaya’yı Ankara Emniyet Müdürü yapan benim. Ben, Bulgaristan üzerinden gelen komünist silahlarla Alevi kasaplığı yürütmüş adamım.”Bu, bir ibret ve kanla beslenen vampirlerin gerçek yüzlerinin ortaya çıkış belgesidir. Gereğinin yapılmasını bekliyoruz.Saygılarımla…
Evren'in Arşivinden Çıkan Mektup
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın