Zafer de olmasın, barış da...
GÜNDEM
Zafer de olmasın, barış da...
Yaz tatilini, sıcakları geride bıraktık. Şimdi yeni bir sıcak hava başlıyor. Bu sıcak hava bedenlerde değil, zihinlerde, sözlerde, düşüncede, diyaloglarda başlayıp giderek yoğunlaşacak.
Yerel seçimlerden bahsediyorum. Eylül ayı itibariyle yerel gündem seçimler ve adaylar üzerinde yoğunlaşır. Yerel seçimlerde siyasi anlayış kadar olmasa da adaylar da belirleyici önemli rol oynar.
Siyasi partilerin, özellikle iktidar alternatifi olan partilerin yoğunla-ştıkları iki önemli handikapları var. Bir tanesi seçimi almak için ideolojiden önce oy getirecek adaylar üzerinde durmak. İkincisi bu ilçeyi yöneteceksek iyi bir kadro oluşturmak zorunluluğu. Bu iki denge iyi kurulmazsa seçimde kazanılmaz, kazanılsa da sorunlar bitmez.
Ataşehir'de seçim iki parti arasında yani AKP ve CHP arasında çok az farkla kazanılacak veya kaybedilecek. Meclis üyesi aday adayları şimdi kendilerini
“seçimi kazanmanın anahtarıyım” şu kadar çevrem, şu kadar oyum var şeklinde
“pazarlamaya” çalışıyorlar. Farklı aracılar kullanarak, siyasi hamleler yapıyorlar. Özellikle yerel dernekler de etkinliklerde çeşitli siyasi hamleler yapıyorlar. Parti yöneticileri ve başkan adayları bu siyasi hamleleri iyi okurlarsa tercihte kendilerini, seçimden sonrada halkı kandırmamış olurlar. Özellikle oy potansiyelleri olduğunu düşündükleri aday adaylarının kontenjan ya da kritik sıralara koymalarını öneriyorum.
Yönetim kadrosunun ne kadar önemli olduğunu beş yıllık Ataşehir Belediyesi örneğinde yaşayarak gördük. Bu deneyim en çok belediye başkanı İlgezdi'yi ince elemeye götürecektir.
Aday belirlerken oy kazandıracak derken oy kaybettirebilecek adayların da olabileceğini iyi hesaplanmalı.
*
Ülkemiz bir önemli krizin, bir büyük tehlikenin eşiğinde. Suriye'ye askeri müdahale için, kamuoyu oluşturulup gün sayılmaya başlandı. Bu noktaya gelinmesinde hükümetin özellikle başbakanın önemli rolü var. Hep iğneyi kendine batırmadan, çuvaldızı başkalarının gözüne batıran Sayın Recep Tayyip Erdoğan Suriye bataklığında insanların kaderi ile oynuyor.
Darbelere karşı gelen, fiili işgale, dış müdahaleye daha çok karşı gelmeli.
Suriye işgal edilse daha mı az insan ölecek? Savaş ölümü, acıyı, kederi,yokluğu, kadına, çocuğa zulmü beraberinde getirecektir. Irak buna en yakın örnektir. Suriye'nin bu duruma gelmesinde Beşar Esad kadar ABD ve güdümündeki ülkelerin de rolü vardır.
30 Ağustos Zafer Bayramı ve 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlanır-ken, Suriye'de işgali, müdahaleyi savunmak insanlık tarihinden ders almamak demektir. Bundan sonra ne zafer olsun, ne de barış. Çünkü ikisi de savaştan sonra kutlanır.
Savaşsız bir dünya dileklerimle sevgi ve saygılarımla esenlikler diliyorum...
TÜM HABERLER