Bu Vatan Sana Minnettardır Seyit Onbaşım..!
GÜNDEMO, Çanakkale’de emperyalizmi boğaza gömen, Atatürk’ün Havran’ı ziyaretinde ne istersen vereyim sözüne karşılık “sadece şu an yaptığım işe engel olmasınlar” diyerek onuruyla çalışıp doğayla bütünleşen bir kahramandır.
Hep ismini her 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni kutlamakta andığımız Seyit Onbaşının hayat hikâyesini çoğumuz bilmiyoruz. Bu kahramanın hayat hikâyesini okuyunca kahraman ve güçlü olduğu kadar da onurlu olduğunu göreceksiniz.
İşte Çanakkale kahramanının gerçek hayat hikayesi.
“Köyünde onu herkes
öldü bilmektedir.
Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür.
▪︎Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 yılda belki
karısı, yeniden evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz
hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası ile karşılaşır.
...Sen
kimsin?
...Ben
Seyidim.
...Biz
seni öldü biliyoruz.
...İşte
sağ döndüm. Benim hanım evli mi?
...Hayır
evli değil. Bir çocuğun var içeride, çocuğu korkutursun. Bağırarak git, haberi
olsun.”
▪︎Kapıdan
eşinin ismini seslenir. 8 yaşında bir kız çocuğu kapıya gelir. “Anne” diyor,
“kapıda sakallı biri var korktum.” Annesi geliyor kapıya bakıyor ki, adamı.
“Korkma kızım o senin baban.”
▪︎Ve 9
yıl sonra kızıyla böyle tanışıyor.
▪︎O
kız, sonradan nine olduğunda torunlarına, “Baba deyip de bir müddet kucağına
oturamazdım” der.
▪︎Kocaseyit
namı, Seyit Ali Çabuk tam adı.
Çanakkale’de
276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayıp İngiliz zırhlısını vuran
kahraman.
1889’da
Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı bir orman köyü olan Manastır köyünde doğan
Seyit Ali, Yörük çocuğudur.
Mavi
gözlü ve ufak tefektir.
Gariban
Anadolu köylüsü.
Keçi
güder arada kaçak odun kömürü yapar satar.
1909’da
askere gider.
1912’de
Balkan Savaşı’na katılır.
1914’te
Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale cephesinde topçu eri olarak bulundu.
18
Mart1915’te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı’nı geçmek için saldırıya geçer.
Bu sırada Seyit Ali, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda görevlidir.
▪︎Savaşın
en kritik anlarından birinde Queen Elizabeth zırhlısından atılan bir top
mermisi Mecidiye Tabyası’na isabet eder. Mecidiye Tabyası’nın pozisyonu çok
kritiktir. Boğazdan geçen düşman savaş gemilerini vurmak üzere oradadır. Ve
hedef alınan tabyada geriye sadece iki er ve tabya komutanı kalmıştır. Bu
erlerden bir tanesi Seyit Ali Çabuk’tur.
Seyit,
276 kiloluk bir mermiyi, mataforası yani vinci bozuk olan topçu bataryasına tek
başına sırtlayarak yerleştirmeyi başarır.
Ve
Ocean gemisini dümen sisteminden vurmayı başarır. Ocean daha sonra sürüklenir
ve Nusrat’ın döşediği mayınlardan birine çarparak batar.
▪︎Bu
başarısından ötürü onbaşı rütbesine yükseltilmiş bir de ödül olarak çift tayın
verilmiş.
▪︎O da
bir hafta sonra kursağından geçmeyince istememiş.
▪︎Seyit
Ali, 1909’da gittiği askerden, 1918’de onbaşı olarak döner.
▪︎1915’teki
zaferden sonra 3 yıl daha Çanakkale’de askerliğe devam eder.
1918’de
terhis olur.
BİR TEK ATATÜRK
HATIRLAR
▪︎Kocaseyit, harpten döndükten sonra burada köyünde kimseye
savaş ile ilgili bir şey anlatmaz. 9 yılda yaşadıklarını kendine saklar. Kolay
değil, yaşanan olaylar, büyük travmalar yaratmıştır muhtemelen. ▪︎1929’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir açılış için Havran’a
gelir. Açılıştan sonra Havran Nahiye Müdürü’ne der ki, “Burada bir Seyit Onbaşı
olacaktı onu görmem lazım.”
▪︎Ancak Havran Nahiye Müdürü, Seyit Onbaşı’nın hangi köyde
olduğunu bilmez. “Buluruz tabii Paşam” deyip, Edremit askerlik şubesinden
Seyit’i sordurur. Manastır köyünde bulunur. Şubeden 2 jandarma görevlendirilip
salınır. Sabah çıkan jandarmalar akşamüstü köye gelir. Kocaseyit, dağa kömüre
gitmiştir.
▪︎Jandarmalar evinin önünde akşama dek bekler. Akşam geç saatte
evine gelen Seyit, jandarmayı görünce, kaçak kömür için geldiklerini sanır. Ama
bozuntuya vermez.
▪︎Askerlere “suçum ne ki” diye sorar. “Hayır, suçun yok biz
seni bekliyoruz. Seni Paşa çağırıyor.” Seyit, sevinir.
▪︎Gece yarısı vardıklarında nahiye müdürü, Seyit’i perişan
vaziyette görünce, önce onu bir güzel yıkatır, berberde saç sakal traşı
yaptırır. Sabah da elbisesini verir. Atatürk’ün yanına çıktığında, biraz
sohbetten sonra Paşa ‘ne istersen iste, sen büyük kahramanlık yaptın’ der. Maaş
bağlatılmasını teklif eder. Seyit Ali, “Hayır paşam” der, “biz görevimizi
yaptık maaş için değil” der. Tek bir isteği olur Atatürk’ten, “Ben dağda kaçak
odunla kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit’te gece kaçak satıyorum. Senin
emrinle o dağdaki ormancılar baltamı almasa. Rahat çalışsam, maaş da istemem”
Atatürk, nahiye müdürüne talimat verir, Seyit’e dokunulmasın diye.
▪︎Ancak iki yıl sonra yeni gelen nahiye müdürü bu emri
uygulamaz, Seyit’e pek rahat verilmez.
Seyit Ali Onbaşı, bir süre daha dağda odun kömürü yapar.
▪︎Yaşlanmaya başlayınca zorlanır, Havran’da bir fabrikada
hamallığa başlar.
Seyit Ali Çabuk, 1939’da 50 yaşındayken, zatürreye yakalanır ve yaşamını
yitirir.
Köyündeki mezara gömülür.
▪︎Koca Seyit’in öyküsü, bir yerde Türkiye’nin tüm
kahramanlarının öyküsüdür.
▪︎Ruhun şad olsun Seyyit Onbaşım… Bu Vatan sana minnettardır…!
CANLARI PAHASINA BİZE BU CENNET VATANI BIRAKANLARI, UNUTMA – UNUTTURMA …!”
İlginizi Çekebilir